Haber

TBMM açılıyor: Can Atalay Meclis’te olsaydı gündeminde neler olacaktı?

TBMM yeni yasama yılı bugün açılıyor. Gezi direnişi davasından tutuklu bulunan ve AYM kararlarına rağmen vekilliği düşürülen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ise Meclis açılışını Silivri Cezaevi’ndeki koğuşunda televizyon ekranından izleyecek.

Gazeteci İsmail Saymaz, TBMM açılışı öncesi Atalay’a avukatları aracılığıyla ulaşarak gündemdeki gelişmeleri sordu. Saymaz Atalay’ın yanıtlarını HalkTV’deki köşesine taşıdı.

MECLİS’TE OLSAYDI GÜNDEMİNDE NELER OLURDU?

“TBMM’de olsaydın hangi sorunlara yoğunlaşırdın” sorusuna Atalay 5 maddede yanıt verdi:

“1-Meclis’te önceliğim, hak mücadelelerinin sesini güçlendirmeye çalışmak olurdu.

2-Hatay’ı takip ediyorum. Deprem bölgesinde sorunlar çözülebilmiş değil. Yapılanlar ve yapılamayanlar daha fazla gündemde olmalı. Depremde yakınları kaybolanların feryadı işitilmeli. Araştırma komisyonu kurulmalı.

3-İş hukukumuzda ‘belirsiz süreli iş sözleşmesi’ yerine ‘belirli süreli iş sözleşmesi’nin esas olması düşünülüyor. O takdirde sendikalaşma oranı daha da düşer, kıdem tazminatı olanaksız hale getirilmiş olur.

4-Şehir hastaneleri sözleşmeleri tazminatsız olarak çözülmeli. Kamu zararı için Sayıştay denetim raporlarını hazırlamalı. Hastaların randevu sorunu halledilmeli. Sağlıkta şiddet, çok boyutlu ele alınmalı.

5-Çocukların aç kalması kabul edilemez. Ücretsiz Okul Yemeği Programı başlatılmalı. BM çatısı altındaki Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’na üye olmalı.”

‘MECLİS’TE YERİMİ ALACAĞIM, AYNI SÖZLERİ YÜZÜME DE SÖYLEYECEKLER Mİ?’

Meclis’te Ahmet Şık’ın saldırıya uğradığı oturumu televizyondan izleyen Atalay, bu konudaki düşüncelerini ise şöyle ifade etti:

“Oturumdan önceki günlerde hakkımızda ithamları işittik. Kilit altında olduğumuz için yanıt veremeyeceğimiz hakaretlere karşı olgunlukla, siyasal ve toplumsal bir sorumlulukla davranarak, tansiyonu yükseltmemek bize düştü. 16 Ağustos’a böylesi bir gerilimle varıldı. Adalet Bakanı’nın TBMM iradesine ipotek koyma çabalarına değinmiyorum bile.

Şık’ı eleştirenlerin, o günden önce yaşananları, Anayasa’yı askıya alarak yapılan zulmü düşünmeleri daha doğru olmaz mı? Hakkımda olmadık sözler söylendi, sandalyemden bir karış zıpladığım da oldu ama hiç yanıt vermedim. Önünde sonunda Meclis’te yerimi alacağım. Aynı sözleri yüzüme karşı, gözlerimin içine bakarak söyleyecekler mi, merak ediyorum. Öyle olursa ben de Meclis’te gözlerinin içine baka baka gereken cevabı vereceğim günleri iple çekiyorum.

Gelelim saldırı anına…

Alpay Özalan, Ahmet’e saldırdığı andan sonra Silivri’de televizyon yayını kesildi. Uzun süre sonra geri geldi. Bu süreyi ense kökümden başlayan dayanılmaz bir baş ağrısı ile geçirdim. Yayın geri gelince Ahmet’in sağlığının iyi olduğunu anladım ve sevindim. Yaralılar olduğunu gördüm, üzüldüm. Saldırılar karşısında geri adım atmayan milletvekili arkadaşlarımla gurur duydum.

‘NUMAN KURTULMUŞ AĞIR VEBAL ATINDADIR’

Atalay TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un tutumu hakkında ise şu yorumu yaptı:

“Herkes hukuksuzluğun devasa olduğunu ve yaşatılan bu zulmü görüyor. İktidar bloğuna mensup olanlar ‘Bu kadar da olmamalı’ diyor ancak emir geldiğinde demir bile olsa kesiyor.

TBMM başkanı ağır vebal altındadır. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı çok açıktır:

‘Milletvekilliği hiç düşmemiştir.’

‘Fiili durumlarla milletvekilliği düşürme girişimi yok hükmündedir.’

‘Atalay hakkında kesin hükümden söz edilemez; hukuken değil, fiilen tutulmaktadır.’

‘HAKSIZ YERE MAHPUSUM AMA MESELE ANAYASA’NIN AYAKLAR ALTINA ALINMASI’

Haksız yere mahpusum ve görevime başlamak istiyorum. Ama şu anki mesele bu değil. Şu anki mesele, Anayasa’nın askıya alınması haline TBMM’nin ortak edilmesine bir son verilmesidir. TBMM’nin daha fazla zarar görmemesini sağlamaktır. Bu da başkanın sorumluluğudur. Kendisinin tarihe böyle geçmek istemeyeceğini düşünüyorum.”

‘ERKEN SEÇİM FİKRİNİ DESTEKLİYORUM’

Atalay, CHP’nin erken seçim çağrıları hakkında ise fikirlerini şöyle ifade etti:

“Memleketin içinde bulunduğu çoklu kriz ortamında seçimlerin bir an önce yapılması fikrini destekliyorum. Yurttaşın her geçen gün erken seçim talebine desteğinin arttığı görülüyor.

Görülüyor ki çok istese ve ısrar etse de bu işi üç yıl daha böyle götüremeyeceğini iktidar da görüyor. Dolayısıyla konu, iktidar hangi koşullarda seçime gitmeyi planlıyor ve seçim öncesi muhalefet üzerinde ne gibi operasyonlar düşünüyor olmasıdır.

Önümüzdeki görev demokratik rejimin ihyasıdır. Seçim bunu sağlayacaktır. Toplumsal ve siyasal hareketler ve partilerin seçime demokrasinin yeniden inşası olarak bakması, önceliklerini ve ilişkilerini bu esasa göre geliştirmeleri her operasyonun panzehridir.”

(YAZININ TAMAMI)

(ALINTI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu