Türkiye’de memur sendikalarına uygulanan barajlara karşı gözler Anayasa Mahkemesi’ndeyken, Türkiye’nin de üyesi olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü’nden (ILO) yüzde 2 barajına karşı memur sendikalarını yeni bir atılım bekliyor. 1932’den beri. Bilim Sıhhat Haber Ajansı (BSHA), sendikaların yakın zamanda ILO’ya resmi davet yapacağı bilgisini aldıktan sonra ILO Ankara’ya ulaştı. BSHA’nın bilgi ve yorum talebi ILO Türkiye tarafından henüz yanıtlanmadı. Konuyla ilgili olarak sosyal medya üzerinden ILO’ya davette bulunan ABD’deki en büyük kayıtlı hemşire ve mesleki dernek kuruluşlarından biri olan National Nurses United’a (NNU) bağlıdır. Küresel Hemşireler BirleşikResmi olarak üyesi olan birlik (GNU) HER ZAMAN SENBSHA ile görüşen BSHA, Genel Lider Yunus Şimşek’ten ‘Yüzde 2 barajı konusunda ILO’dan beklentiler’ hakkında bilgi aldı.
ILO’nun Sessizliği Kabul Edilemez!
Mayıs ayında sendikal sayımlar yapıldı ve yüzde 2 barajına takılan sendikalar adaletsizliğe karşı mücadele çağrıları yapmaya başladı. Birleşmeler sendikalar arasında gerçekleşti ve büyük ölçekli birleşmeler kamuoyuna açıklandı. Türkiye’nin de üyesi olduğu ILO’ya sendikalardan davetler alınmaya başlandı. Örgütlenme ve sendikalaşmada uygulanan ve haksız rekabete yol açan yüzde 2 barajına karşı ILO’yu ‘ses’ etmeye davet eden sendikalardan Hemşireler ve Tüm Sağlık Çalışanları Sendikası (HEP-SEN) Genel Başkanı Yunus Şimşek, BSHA’ya konuştu . Şimşek, ILO’nun sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “anti-demokratik yüzde 2 barajına karşı sendikaların haklarını duyun ve istikrarlı sessizliğinizi bozun” çağrısında bulundu.
“ILO Türkiye Ofisi’ni Sorumluluğa Davet Ediyoruz”
ILO’ya seslenen sendikalardan HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek yaptığı açıklamada, “Türkiye’de kamu sendikacılığına karşı anti-demokratik uygulamalar var. ILO’nun Türkiye’nin taraf olduğu 87, 98 ve 151 numaralı sözleşmelerine doğrudan müdahale ediliyor. Yüzde 2 barajı konusu şu anda Anayasa Mahkemesi’nin karar aşamasında. Ancak ILO’nun herhangi bir açıklama veya yorum yapmadan bu konuda sessiz kalması alışılmadık bir durum değil. ILO’nun bu durum karşısında bu kadar pasif kalmasını kabul etmiyoruz. HEP-SEN olarak ILO Türkiye ofisini sorumluluk almaya davet ediyoruz. Birleşmiş Milletlere bağlı bir kuruluş olarak sürece müdahil olmasını veya diyalog kapısını açmasını talep ediyoruz.”
“ILO Sürekli Bir Sessizlik İçinde!”
Şimşek, birlik sürecinde yaşanan baraj saldırıları hakkında geriye dönük bilgi vererek devam etti ve ILO’ya seslendi: “Son iki yılda baraj saldırıları yapıldı ve ilk olarak yüzde 1 barajı getirildi. Danıştay tarafından iptal edildi. Sendikal baraj saldırılarının devreye girmesiyle adil ve liberal sendikal faaliyetler ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bu noktada Türkiye’de Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmelerine müdahale söz konusudur. Anayasamızın 90. maddesi açıktır ve uluslararası anlaşmalar Anayasa’nın üzerindedir. Ancak uluslararası sözleşmeler ihlal edilirken ne ILO’nun Türkiye ofisi ne de Genel Merkez yorum yapmaktan kaçındı. Sabit bir sessizliğe gömüldü. Baraj işlemleri yapılırken ILO Genel Müdürlüğü’ne bilgi verildi. Akabinde hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na hem de uluslararası hukuktan kaynaklanan anlaşmalara alışık olmadığı için Danıştay’daki yüzde 1 barajını kaldırdı. Kısa bir süre sonra bu kez 375 sayılı Kanun’da değişiklik yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden hukuka aykırı bir kanun çıkarıldı ve yüzde 1 barajı yüzde 2’ye çıkarıldı. Adil ve eşit bir örgütlenmenin önüne hiçbir eşik konulamaz, bu demokratik değildir. Bir kişinin örgütlenme özgürlüğü varsa, örgütlenmeme özgürlüğü de vardır. Bu durum sendika üyesi olmama özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Çünkü 3 ayda bir ikramiye vererek aslında kişinin örgütlenmeme özgürlüğünün önüne geçiyorsunuz. Kişiyi cezalandırıyorsunuz. 3 ayda bir yüzde 2’nin üzerinde olan sendikalara 900 küsur TL, altına düşen sendikalara 250-300 TL vererek yeni kurulan sendikalara ceza veriyorsunuz. Adil ve eşit bir temelde örgütlenmiyorum. Ayrıca asker, polis ve yargı mensupları memur olsalar dahi sendikaya üye olamazlar. Bu meslek kümeleri sendikalara üye olma hakkından da yoksun bırakılıyor.”
ILO’nun Üçlü Mekanizmasına Müdahale Var!
Yunus Şimşek, hem Anayasa’nın hem de ILO ile imzalanan uluslararası sözleşmelerin ihlal edildiğini belirterek, Twitter’da aktif olarak seslerini ILO’ya duyurmaya çalıştıklarını ancak bugün de olduğu gibi bugün de bir yanıt alamadıklarını söyledi. geçmiş. Genel Lider Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “ILO’nun 87, 98 ve 151 numaralı sözleşmelerine doğrudan müdahale ediliyor. Yüzde 2 barajı sorunu şu anda Anayasa Mahkemesi’nin karar aşamasında. Ancak ILO’nun herhangi bir açıklama veya yorum yapmadan bu konuda sessiz kalması alışılmadık bir durum değil. ILO’nun üçlü bir düzenlemesi bahis kelimesidir. Nedir bu üçlü sistem? İşçi, patron ve devlet. ILO’nun dayandığı bu üçlü mekanizmanın işleyen kanadını vuran bir durum söz konusudur. Ve bu üçlü sistem çöktü. Bu üçlü sistemin bir tarafında antidemokratik bir müdahale varken ILO’nun sessiz kalması anlaşılır bir şey değil. HEP-SEN olarak bu sessizliğin sebebini kendilerine sorduk, sormaya da devam edeceğiz. ILO burada da baştaki sessizliğini sürdürdü ancak bu durumun ILO’nun kuruluş amacına aykırı olduğu kanaatindeyiz. HEP-SEN olarak ILO Türkiye ofisini sorumluluk almaya davet ediyoruz. Birleşmiş Milletlere bağlı bir kuruluş olarak sürece müdahil olmasını, sessiz kalmamasını ve diyalog kapısını açmasını talep ediyoruz.”
ILO’nun Hareketsizliğini Kabul Edemeyiz!
“ILO’dan taleplerimize beklediğimiz düzeyde cevap verilmedi ancak ILO raporlarında yer alacağı belirtildi. Ancak ILO’nun bu durum karşısında bu kadar pasif kalmasını kabul etmiyoruz.” yargı süreci daha kısa sürede sonuçlanır. Bu kadar antidemokratik uygulama yaşanırken ILO’nun sessizliği akıl almaz. Bir sendika çalışanı tarafından da ILO Genel Merkezi’ne başvurular yapıldı. Yine de herhangi bir yanıt alamadık ama üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlar var. Bu örgütler de bu anti-demokratik uygulama hakkında tarafımızca bilgilendirilmiştir.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
